Ankara Sosyal Bilimler Vakfı
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
  • Projelerimiz
  • Etkinlikler
    • Sosyal Bilim Söyleşileri (Çevrimiçi)
    • Bir Konu Bir Konuk (Çevrimiçi)
    • Tarihe Tanıklık (Çevrimiçi)
    • Dünya’dan Bakış (Çevrimiçi)
    • Düşünce Platformu
    • Yayınlarımız
    • Kitaplar
    • Okuma Önerileri
    • Sosyal Bilim Öğretim Mimarisi Projesi
  • Sosyal Bilimler Sözlüğü
    • Sözlük Dizini
    • Sözlük Hakkında
  • İletişim
  • Türkçe
    • English
  • Menu Menu
  • X
  • Youtube
  • Instagram
TÜMÜ0-9ABCÇDEFGHİIJKLMNOÖPQRSŞTUÜVWXYZ
  • <<
  • 1
  • (...)
  • 50
  • 51
  • 52
  • 53
  • 54
  • 55
  • 56
  • 57
  • 58
  • 59
  • 60
  • 61
  • 62
  • (...)
  • 201
  • >>
  • empirik ifadeler
    bkz. the ifadeler.
  • empirik veriler
    bkz. empirik.
  • empirisizm
    bkz. deneycilik.
  • emsal bedel
    bkz. değerleme ölçütleri
  • en çok gözetilen ülke kuralı
    Bir ülkenin, ticaret ortağı bir ülkeye karşı, gümrük tarifeleri konusunda üçüncü bir ülkeye tanıyacağı en düşük tarifeyi kendisine de tanıyacağına ilişkin taahhütte bulunması kuralı. İki ya da daha fazla ülke arasında varılan anlaşma gereğince, tarafların diğer ülkelere tanıdıkları gümrük tarifesi avantajlarını birbirlerine de tanımalarını öngören, söz konusu ülkelerin birbirlerine karşı tarife ayırımcılığı yapmalarını önlemeye yönelik ilke. Daha önceleri GATT, 1995'ten itibaren DTÖ şemsiyesi altında yürütülen çok taraflı ticaretin serbestleştirilmesi müzakerelerinin temel kuralı budur.
  • en düşük geçim düzeyi
    bkz. asgari geçim düzeyi.
  • endeks
    Dizin. İndeks. 1. İstatistiksel verilerin zaman içinde gösterdikleri oransal değişimi ifade eden sayı. Bir göstergenin baz alınan döneme göre içinde bulunulan dönemdeki değişimini gösteren rakam. 2. Aynı kategoride yer alan, aralarında bir ortak payda bulunan değerlerin rakamsal, alfabetik veya başka bir ölçüte göre sıraya dizilmiş şekli.
  • endogami
    bkz. içten evlenme.
  • endojen değişken
    bkz. içsel değişken. bkz. egzojen değişken.
  • endüksiyon
    bkz. tümevarım.
  • endüstri
    bkz. sanayi.
  • endüstri devrimi
    bkz. sanayi devrimi.
  • endüstri psikolojisi
    Psikolojinin verilerini kullanarak personel seçimi ve eğitimi, çalışma şartlarının iyileştirilip iş veriminin arttırılması, iş kazalarının önlenmesi, iş tatmini ve denetleme gibi endüstri ortamının getirdiği problemlere çözüm arayan psikoloji disiplini.
  • endüstri toplumu
    bkz. sanayi toplumu.
  • endüstrileşme
    bkz. sanayi.
  • endüstriyel demokrasi
    İşçilerin yoğun olduğu sanayi bölgeleri ve işyerlerinde, demokrasinin temel ilkelerine uygun olarak idari ve ekonomik kararların, çalışanların da katılımıyla belirlenmesi; demokratik yöntemlerin global siyasal kararların yanı sıra yerel, idari kararların alınmasında da kullanılmasını öngören demokrasi anlayışı. bkz. demokrasi, yerel demokrasi, demokratik elitizm.
  • enflasyon
    1. Fiyatlar genel seviyesinin etkili ve sürekli biçimde yükselmesi; bu nedenle de paranın satınalma gücünün sürekli düşmesi. 2. Tedavüldeki para miktarı ile malların ve satın alınabilir hizmetlerin toplamı veya artış oranları arasındaki dengesizliğin büyümesinden meydana gelen ve fiyatların bir bütün olarak yükselişi biçiminde kendini gösteren iktisadi-parasal süreç. Enflasyonun, gelir dağılımını dar ve sabit gelirliler aleyhine bozmak, reel gelir oranını düşürerek tasarruflar üzerinde caydırıcı etkide bulunmak, kaynak dağılımında etkinliği bozmak, fiyatları sinyal görevi göremez hale getirmek, işçi-işveren ve borçlu-alacaklı arasında haksız gelir ve servet transferine yol açmak, döviz kurlarında gerekli ayarlamaların yapılmaması durumunda ithalatı teşvik edip ihracatı köstekleyerek ödemeler dengesini bozmak gibi çok sayıda olumsuz sonuçları vardır. Taleplerdeki aşırı artış sonucu meydana gelen enflasyona talep enflasyonu veya talep-çekişli enflasyon; üretimde kullanılan girdilerdeki maliyet artışlarından kaynaklanan enflasyona maliyet enflasyonu veya maliyet-itişli enflasyon; para arzındaki hızlı artıştan kaynaklanan enflasyona parasal enflasyon; gelirlerin üretimdeki artışa oransız olması, kamu gelirlerinin sürekli artan kamu harcamalarını karşılayamaması, kamuya ait işletmelerin zararlarının sübvanse edilmesi ve yatırımların finansmanının emisyon hacmi şişirilerek karşılanması sonucu fiyatlar genel düzeyindeki sürekli ve hızlı artışa yüksek enflasyon veya kronik enflasyon; enflasyonun baş döndürücü bir hızla yükselmesi ve yabancı paralara oranla ulusal paraya olan talebin görece azalması nedeniyle paranın bir değer ölçüsü ve tasarruf aracı olmaktan çıkmasına hiper enflasyon; herhangi bir üretim kesiminde faktör ve mal fiyatlarıyla maliyetlerinin diğer kesimlere göre ani ve aşırı artışına da enflasyon şoku denir.
  • enflasyon şoku
    bkz. enflasyon.
  • enflasyonist açık
    Tam istihdam düzeyinde bulunan bir ekonomide toplam talebin toplam arzı aşması durumunda ortaya çıkan açık. Böyle bir durumda ekonomide atıl kapasite yoksa talepteki artışın arzı arttırarak karşılanması mümkün olmadığından, bu açık, sonuçta fiyatların yükselmesini teşvik ederek enflasyonist etki yaratacaktır.
  • enformasyon
    Her türlü bilgi ve haber ile bu bilgi ve haberlerin iletilmesini, depolanmasını ve pazarlanmasını sağlayan araçların oluşturduğu bütün. bkz. bilgi, bilgi toplumu.
  • <<
  • 1
  • (...)
  • 50
  • 51
  • 52
  • 53
  • 54
  • 55
  • 56
  • 57
  • 58
  • 59
  • 60
  • 61
  • 62
  • (...)
  • 201
  • >>
Sayfanın başına dön