GELİBOLU

– Beşir ATALAY

Eylül ayının son haftasında, 22 Eylül 2022 günü Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihî Alanını ziyaret ettim. Bütün yarımadayı gezdim. Şehitlikleri tekrar ziyaret ettim. Kalelerin son hâlini, tabyaların durumunu gördüm. Tarihî Alan Başkanı İsmail Kaşdemir’i ziyaret ettim. Çalışmaları ile ilgili bilgiler verdi. Yayınlarını ve ziyarete gelenlere rehberlik edecek haritaları, ayrıca Çanakkale Savaşının bütün safhalarını anlatan güzel bir takvim yaptırmışlar hepsini aldım. Kabaktepe Limanı mevkiinde, Trakya’dan karayolu ile gelişte tarihî yarımadanın girişinde Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezi binası yapılmıştı, yeni kurulan Başkanlık bu binaya yerleşmiş. Gelibolu tarihî yarımadada kurumlar arası çok başlılığın önlenmesi, yönetiminin her yönü ile bir başkanlığa verilmesi isabetli olmuş.

Bu vesile ile ondokuz yıl önce Gelibolu Tarihî Alanının nasıl gündeme geldiğini, ondan önce ne durumda olduğunu, bu süreçte nelerin yapıldığını bir belge niteliğinde sizlerle paylaşmak istedim.

2003 yılı Nisan ayında, Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan imzası ile şahsıma yazılmış bir yazı geldi. Ben o zaman Devlet Bakanı idim. Yazı, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 80. yıldönümü kutlama programlarının yapılmasını ve bunların koordinasyonu görevinin bana verildiğini bildiriyordu. Benim için sürpriz oldu, daha önce böyle bir görevlendirme konusu konuşulmamıştı. Sanırım kamu basın yayın kurumları benimle irtibatlı olduğu için bu görevler bana verilmişti. Tabii, onlu bir yıldönümü ve daha fazla etkinlik gerekiyordu. Diğer yandan, AK Parti iktidarının ilk yılı idi ve bu da ayrıca konuyu önemli kılıyordu.

Çalışma arkadaşlarımla görüştüm. Değişik kurumların yöneticileri ile görüştüm. Geçmiş yıllarda neler yapılmış onlara baktım. Mümkün olduğunca kapsamlı bir zihnî hazırlık yaptım. Sonra, bu konuda öncelikli olarak rol alacak bakanlıkların ve kurumların üst yöneticileri ile toplantı yaptım, görüş ve tekliflerini aldım.

Bütün bu görüşme ve toplantılardan sonra kafamda şekillenen temel yaklaşım şöyle oluştu: Resmî törenlerden ziyade halkın katılacağı programlar yapmak, Cumhuriyetimizin demokrasi boyutunu öne çıkarmak ve bu yıldönümü anısına kalıcı bir şey veya bazı şeyler yapmak.

Kurumların üst yöneticileri ile toplantımızda katılımı geniş tuttuk. Her bakanlık ve kurumun yapacağı etkinlikler vardı. Yıl boyu yapılacak yaklaşık yüz maddelik bir program yaptık. İçinde stadyumlarda halk konserleri gibi çok katılımlı etkinlikler, bazı yarışmalar gibi öğrencilerin katıldığı etkinlikler, sanat ağırlıklı çalışmalar yer aldı. Her kurum bazı etkinlikler planladı. En zor kısmı, kalıcı olarak ne yapılacağı idi. O zaman Kültür Bakanlığı Müsteşarı olan Mustafa İsen bu konuda bir teklif getirdi: Çanakkale, Gelibolu tarihî alanında bir dağınıklık var, çeşitli kurumların sorumlu olduğu bir alan ve koordinasyon yok, burası ele alınabilir dedi. Zaten orada sorumluluğu olan bakanlıklardan birisi de Kültür Bakanlığı idi ve sorunları biliyordu. Ben de iki yıl önce büyük hevesle Gelibolu’yu ziyarete gitmiştim ve tam anlamı ile üzülmüştüm, beklediğimizi bulamamıştık. Çanakkale Savaşları ve bu tarihî yarımadanın ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyorduk.

Konuyu biraz daha araştırdım, inceledim, dinledim ve bir hazırlık yaptım. Bir Bakanlar Kurulu toplantısında kapsamlı bir sunum yaptım. Konuyu kurumlarımızın üst yöneticileri ile çalıştık ve şöyle bir program hazırladık: Halkın katılımını öne alıyoruz, bütün kurumlara kendi alanında görev veriyoruz, demokrasi boyutunu vurguluyoruz, bu çalışmalar için özel bir bütçe istemiyoruz, her kurum harcamalarını kendi bütçelerinden karşılayacak. Sadece, bu yıl dönümü için kalıcı bir eser ortaya koymayı planladık. Hepimizin bildiği Gelibolu Tarihî Yarımadasını gündemimize alacağız, orayı kendi anlamına uygun bir şekilde imar edeceğiz, açığa çıkaracağız ve tanıtacağız. Gelibolu’da değişik kurumlarımız yetkili: Orman Bakanlığı Millî Park statüsü nedeniyle yetkili; kaleler, tabyalar gibi tarihî ve kültürel alanlardan Kültür Bakanlığı sorumlu; Genel Kurmay Başkanlığının yetkileri var. Bakanlar Kurulunda bana bütün bunların koordinasyonu yetkisini verin, biraz da ek bütçe verilirse bu işi güzelce yaparız mealinde bir konuşma yaptım. Bakanlar Kurulu bu öneriyi olumlu karşıladı. Özellikle Başbakanımız bölgeyi iyi bildiği için çok ilgi gösterdi ve destekledi.

Hükümetimizden bu onay ve yetkiyi aldıktan sonra Cumhuriyetimizin 80. yıl dönümü programını bir broşür olarak bastırdık ve bir basın toplantısı ile tanıtımını da yaptık. Her kuruma ve yerel yönetimlere görevlerini tebliğ ettik. Gerçekten yıl boyu daha toplum katılımıyla, konserlerle, şölenlerle, konferanslarla bu yıl dönümü değerlendirildi.

Gelibolu çok yorucu denebilecek bir çalışma sürecini gerektiriyordu. Önce ilgili kurumlarla bir araya gelinecek, mevcut durum tespiti yapılacak, kimin ne yapacağı belirlenecek, bütçesi bulunacak ve takibi yapılacak. Bir de ODTÜ’den bir öğretim üyesine geçmişte proje yaptırılmış, ancak kendisi de hastanede ve ağır hasta, bu proje konusunun da hâlli gerekiyor. Tabii, yapılacak işlerde koruma kurullarının onayları gerekiyor. Bütün bu çalışmalar yapıldı. Bakan seviyesinde toplantılar yapıldı. Hepimizde bir heyecan oluştu. Bu özel tarihî alanımızı nasıl daha düzenli ve zengin hale getiririz konusunda geniş bir mutabakat oluştu.

İlgili bakan arkadaşlarımızla ve bürokratlarımızla gittik, yerinde inceledik. Yarımadanın her köşesini helikopterle ve yolun olduğu yerlerde kara yolu ile giderek gezdik. Gelibolu tarihî alanının o günkü durumu ve şartlarını şöyle tanımlayabilirim: Her şeyden önce yarımadada çok az asfalt yol vardı, hatta çoğu yere yol yoktu. Ziyarete gidenler Çanakkale’den feribotla karşıya geçiyorlar, Şehitler Abidesi ve önünde temsilî olarak yapılmış şehitliği ziyaret ediyorlar, dualar okunuyor ve dönüyorlar. Şehitler Abidesinin temeli 1954 yılında atılmış, 1960 yılında tamamlanarak ziyarete açılmış. İlerde bir müze var, fakat içi çok fakirdi ve bakımsızdı. Abidenin temelinde yıpranma vardı ve ilgililer çökme tehlikesine işaret ettiler. İnceledik gerçekten öyle idi. Bilindiği gibi bu yarımada tarihimizde en fazla şehit verdiğimiz yer denilebilir. İmparatorluğun her köşesinden, bugün sınırlarımız dışında kalmış devletlerden şehitlerimiz vardır. Ancak sadece abidenin önündeki temsilî şehitlik ziyaret ediliyor. Oysa şehitlerimizin toplu defnedildikleri birçok yer vardır. Bunların sadece birkaç tanesinde şehitlik yapılmış, çoğunun üzerine ise şehitlik yapılmamış ve bilinmez. Savaşta tarihî değeri yüksek olan tabyaların içi toprak dolmuş ve neredeyse kaybolmak üzeredir. Aynı şekilde, ünlü kalelerin bakımı yapılmamış, kimi yerler yıkılmaktadır. Ziyaretçilere rehberlik edecek kimse, bir merkez, bir harita bulunmamaktadır. Ve en önemlisi, bu büyük tarihî alanda yüz akı bir müze bulunmamaktadır, çok sembolik bir müze vardır.

İşte bu yıl dönümünde Gelibolu tarihî alanı bu şartlarda ele alındı ve bugünkü haline getirmenin çalışmalarına büyük bir hızla başlandı. Bir plan yapıp yapılacakları tespit edip başlamak önemliydi, sonrası gelirdi. En önemlisi ise Gelibolu tarihî yarımadasının gündeme getirilmesi idi. En önce bu tespitlerle öncelikler ve sorumlulukları tespit ettik. Doğrusu, çok kişi ve kurumun katkısı alındı, ancak özellikle, hakkı teslim açısından belirtmeliyim, yarımadanın millî park olarak sorumlusu olan Orman Bakanı Osman Pepe ile çok yakın çalıştık. Bakanlığın bürokratlarını da seferber etti ve çok hızlı mesafe aldık.

Tabii olarak yapılacak çok var ve bunlar için bütçe gerekiyor. O günün şartlarında Maliye Bakanlığından para almak kolay değil. Önemli harcamalar Başbakanlık Tanıtma Fonundan yapıldı. İlk dört yıl içinde bu fondan yaklaşık altmış milyon TL Gelibolu tarihî yarımadasındaki çalışmalar için kullanıldı. Bakanlıkların veya diğer kurumların yaptığı veya yaptırdığı işlerin ödemesi de yine bu fondan yapıldı.

En önce Abidenin temelini sağlamlaştırma çalışması yapıldı, epeyce büyük bir işti. Ayrıca, Abidenin en üstünün alta bakan yüzeyinde boya ve beton dökülmeleri vardı, orası bugünkü güzel hale getirildi. Abidenin konumu ve sağlamlığı en önemlisi idi. Çünkü ziyarete gelenler önce buraya geliyorlar, kalabalıklar oluşuyor ve her sene 18 Mart törenleri de burada yapılıyor.

Hemen yol yapımı için çalışmalar başlatıldı: O dönem Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen’in yakın ilgisi ve Karayolları Genel Müdürlüğünün imkânları ile yarımadanın bugünkü yol sistemi ve asfalt yolları yapıldı. Böylece yarımadanın her bölgesine gitmek kolaylaştı.

Genel Kurmay Başkanlığının rehberliği ile gerçek şehitliklerin yerleri tespit edildi ve bu yerlerden bazılarına güzel projelerle hilal şeklinde şehitlikler yapıldı ve o şehitlikte yatan bütün şehitlerin isimleri şehitliğin çevresine yazıldı. Böylece ziyarete gidenlerin temsilî şehitlikten öte, gerçek şehitlikleri ziyaretleri mümkün oldu. Bu şehitlikler genellikle cephe gerisinde, kuytu yerlerde, dere yamaçlarındadır. Bu şehitliklerin bir kısmı törenlerle ziyarete açıldı.

Bu törenlerden birisini anmak isterim. Bu gidişimde de ziyaret ettim. Şahindere Şehitliğinin Açılışı: Projesini çok değerli bir mimarımız yaptı. Hilal şeklinde bir şehitlik. Orada defnedilmiş şehidimizin her birisi için bir mezar taşı yapıldı, isimleri de tek tek hilalin çevresindeki sete yazıldı. Çevre düzeni, peyzajı gayet güzel, hafif yamaç bir arazide. 2004 yılında 18 Mart törenleri günü bu şehitliğin açılışı yapıldı. Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök, bakan arkadaşlarımız, komutanlar hep beraberiz. Resmî açılış yapıldı, İstiklal Marşı okundu. İsmail Coşar Hoca önce bir Kur’an okudu, dualar yapıldı, daha sonra ise Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale Şehitleri için yazdığı şiirini bir na’t şeklinde okudu. Öyle bir asıldı ki bütün dereler inledi, bütün dinleyenler ürperdi. O an çok farklı bir duygu anı idi hepimiz için…

2022 yılındaki ziyaretimde de aynı duyguları yaşadım…

Bu şehitlerimizin defnedildiği yerlerdeki şehitliklerimizden bazılarının ve Abidenin aşağıda fotoğraflarını örnekler olarak sunuyorum.

Kalelerin Çanakkale savaşlarında önemi çok fazladır ve çok büyük ve ünlü kalelerdir: Kilitbahir ve Seddülbahir kalelerinin restorasyonuna hemen başlanmış, Kültür Bakanlığı yoğun bir çalışma yürütmüştür. Gittiğimde gördüm, pırıl pırıl olmuşlar. Hâlen de bazı çalışmalar yapılıyor. Kilitbahir Kalesinin bitişiğinde bir de müze yapılmıştır. Seddülbahir Kalesi yarımadanın tam ucudur ve hayati öneme sahiptir. Bu kalenin ve çevresinin restorasyonunun yapılması ve sosyal ortamlar haline getirilmesi için ülkemizin önemli bir özel sektör grubu ile anlaşma yapılmış, fakat pek yürümemiştir.

Bugün iki kale de korunaklı hale getirilmiş, bütün haşmeti ile ortaya çıkarılmış ve mutlaka görülmesi gerekir.

Çanakkale Savaşında tabyalar (bir bölgeyi savunmak için yapılan ve silahlarla güçlendirilen yapı) hayati öneme sahiptir. Maalesef tabyaların içleri toprakla dolmuş, adeta toprak yığını haline gelmişti. Bütün tabyalar Kültür Bakanlığınca ele alındı, çok uzun çalışmalarla içleri temizlendi, geçişler açıldı, tamiri ve temizliği yapıldı. Meğer ne sağlam yapılarmış. Tabyalar önemli tarihî yapılardır, içleri odalar, salonlar, geçitler ve dehlizlerden oluşan çok geniş yaşam alanları ve sığınaklardır. Özellikle, tam Çanakkale Boğazının kenarında ve geniş bir alana yayılmış Namazgâh Tabyalarının içinin görülmesi gerekir. Anadolu Hamidiye Tabyası, Rumeli Mecidiye Tabyası ve Ertuğrul Tabyası diğer önemli tabyalardır.

Hepsi restore edilmiş ve ziyaret edilmektedir.

Diğer önemli bir çalışma ise Gelibolu tarihî alanını ziyarete gelenlere tanıtım ve rehberlik yapmak hizmeti vermek için yarımadaya girişte bir tanıtım merkezi yapılmıştır. Bu merkezde ziyarete gelen gruplara önce salonda görüntülü bir tanıtım yapılmakta, haritalar verilmekte ve rehber tahsis edilmektedir. Böylece, önceleri olduğu gibi, ziyarete gelenlerin sadece Abide ve çevresini ziyaret ederek dönmeleri yerine, zengin bir ziyaret programı uygulamaları sağlanmakta, güzergâh verilmekte, bütün tarihî mekânlar ve şehitliklerin ziyareti mümkün olmaktadır. Bu tanıtım merkezi şu anda yeni kurulan Gelibolu Tarihî Alan Başkanlığının da idare merkezidir. Tarihî yarımadayı tanıtan, Çanakkale Savaşını ve bütün mekânların tarihini ve öyküsünü anlatan kitap ve broşürler basılmış ve gelenlere verilmektedir. Ziyaretçiler, özellikle öğrenciler tarihimizin bu çok önemli savaşını, seyrini, sonuçlarını, fedakârlıkları, şehitlerimizi… her yönünü öğrenerek ayrılmaktadır.

Bilindiği gibi her yıl 25 Nisanda Avustralya ve Yeni Zelanda’dan Anzaklar yarımadaya Şafak Ayini için gelmektedir. Bu iki ülkenin tarihinde de Çanakkale Savaşı büyük yer tutmaktadır. Hatta Avustralya’da büyük bir Gelibolu Müzesi mevcuttur. Binlerce Anzakın geldiği bu Şafak ayinleri Anzak Koyunda yapılmaktadır. Her sene bu iki ülkeden birisinin Başbakanı da bu ayinlere katılır. Bu ayin yapılan sahil ve yamaçlar çok düzenli değildi, taşlı yamaçlarda zor şartlarda ayinlerini ve törenlerini yapıyorlardı. Bu çalışmalar sırasında Anzakların bu ayin ve tören alanları da düzenlendi, ziyaretlerini rahat şekilde yapmaları sağlandı. İki ülkenin bakanları ve büyükelçileri bu konu için teşekküre gelmişlerdi.

Son olarak, çok ayrıntıya girmeden, Şehitler Abidesi yanında temsilî yeni bir büyük şehitlik yapıldı. Yüksek mermerlerin cephelerinin camlarla kaplanması şeklinde yapılan bu şehitlikte Çanakkale Savaşlarındaki şehitlerimizin tamamının isimleri ve ülkeleri-şehirleri bu camların altına yazılmıştır. Artık, 18 Mart törenlerinde, resmî tören sonrası bu şehitlik ziyaret edilmekte ve protokol çiçekler bırakmaktadır. Bu büyük bir şehitlik ve Abidenin bitişiğinde yer aldığı için en çok ziyaret edilen yerlerdendir.

Bütün bu çalışmaların ciddi tanıtımı yapılmış ve tarihî yarımadaya ziyaretçi sayısı çok artmıştır. Özellikle ortaöğretimden okul gezileri artmış, ülkemizin her köşesinden grupların ziyaretleri olmaktadır. Gelibolu tarihî alanların restorasyonu, yolların yapılması, yarımadanın tertemiz ve düzenli hale getirilmesi, tanıtım ve dinlenme yerlerinin gelen ziyaretçileri memnun etmesi ve ziyaretçilerin artması Çanakkale’ye de büyük bir hareketlilik getirmiştir.

Sonuç olarak, 2003 yılında başlayan çalışmaların büyük kısmı tamamlanmıştır. Şüphesiz hepsi bizim dönemimizde yapılmadı, biz başlattık, bir kısmını yaptırdık, daha sonra da kurumlarımız bu çalışmaları sürdürdüler ve hâlen devam etmektedir. Kalıcı bir eser bırakma hedefine ulaşılmıştır. Tarihimize ve şehitlerimize bir vefa, bir dua olarak anılarımızda kalacaktır.

Son olarak, 2015 yılında Gelibolu Tarihî Alan Başkanlığı kuruldu ve artık buradaki çalışmalar Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı bu Başkanlık tarafından yürütülmektedir. Böylece çok başlılık da önlenmiştir.

Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihî Alanında, bu her karışı tarih ve şehit kanı olan alanda bir 2003 yılı öncesi, bir de 2003 yılı sonrası vardır ve birbirinden çok farklıdır…

Çanakkale Savaşlarından söz edilen bir yazıda Mehmet Akif Ersoy’u anmamak doğru olmaz. Bu vesile ile millî şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale Şehitlerine şiirinden birkaç mısra ile yazıyı noktalayalım.

Bu göğüslerse Hudâ’nın ebedî serhaddi;

“O benim sun’-i bedî’im, onu çiğnetme” dedi.

Âsım’ın nesli… diyordum ya… nesilmiş gerçek:

İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek.

Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar…

O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,

Yaralanmış temiz alnından, uzanmış yatıyor;

Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!

Beşir Atalay
+ diğer makaleler

1947 Keskin doğumlu. 1970 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. Burslu okuduğu İçişleri Bakanlığında bir süre görev yaptı. 1972 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi İşletme Fakültesinde Sosyoloji Asistanı olarak akademik hayata başladı. 1976 yılında doktorasını tamamladı. 1983 yılında doçent, 1992 yılında profesör oldu.

Erzurum Atatürk Üniversitesinde Öğretim Üyeliği, ABD Michigan Üniversitesinde Ziyaretçi Öğretim Üyeliği, DPT’de Sosyal Planlama Başkanlığında Daire Başkanlığı, Marmara Üniversitesinde Öğretim Üyeliği görevlerini yürüttü. Kırıkkale Üniversitesi Kurucu Rektörü, Ankara Sosyal Araştırmalar Merkezi (ANAR) koordinatörü olarak çalıştı. Çeşitli kitap, makale ve tebliğleri yayımlandı.

22, 23, 24 ve 26. dönemlerde milletvekili seçildi. 58 ve 59. hükûmetlerde Devlet Bakanlığı, 60. Hükûmette İçişleri Bakanlığı, 61. Hükûmette Başbakan Yardımcılığı yaptı. TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanlığı görevini de yürütmüş olan Prof. Dr. Beşir Atalay Ankara Sosyal Bilimler Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanıdır.