Ankara Sosyal Bilimler Vakfı
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
  • Projelerimiz
  • Etkinlikler
    • Sosyal Bilim Söyleşileri (Çevrimiçi)
    • Bir Konu Bir Konuk (Çevrimiçi)
    • Tarihe Tanıklık (Çevrimiçi)
    • Dünya’dan Bakış (Çevrimiçi)
    • Düşünce Platformu
    • Yayınlarımız
    • Kitaplar
    • Okuma Önerileri
    • Sosyal Bilim Öğretim Mimarisi Projesi
  • Sosyal Bilimler Sözlüğü
    • Sözlük Dizini
    • Sözlük Hakkında
  • İletişim
  • Türkçe
    • English
  • Menu Menu
  • X
  • Youtube
  • Instagram
TÜMÜ0-9ABCÇDEFGHİIJKLMNOÖPQRSŞTUÜVWXYZ
  • <<
  • 1
  • (...)
  • 121
  • 122
  • 123
  • 124
  • 125
  • 126
  • 127
  • 128
  • 129
  • 130
  • 131
  • 132
  • 133
  • (...)
  • 201
  • >>
  • modern toplum
    Geleneksel toplumun karşıtı olarak, üretimin sanayi ve hizmetler sektörü ağırlıklı olduğu, devlet yapısı, aile yapısı, sosyal kurumları, kentleşme oranı, eğitim düzeyi ve kültürel değerleriyle geleneksel toplumdan farklılaşan sanayileşme ve modernleşme süreci sonrasında oluşan toplum tipi. bkz. sanayileşme, modernleşme, geleneksel toplum.
  • modernizasyon
    bkz. modernleşme.
  • modernizm
    Aydınlanma çağı ile gelen zihinsel dönüşümün ortaya çıkardığı ideoloji ve yaşam biçimi. Hümanizm, sekülerizm ve demokrasi sacayağı üzerine kurulu; egemenliği insana özgüleştiren, kurtuluşu dinde değil bilimde arayan, insanbiçimci ve insanmerkezci dünya görüşü. bkz. aydınlanma çağı, hümanizm, sekülerizm, demokrasi, insanbiçimcilik, insanmerkezcilik.
  • modernleşme
    Modernizasyon, çağdaşlaşma. Sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel vb. alanlarda başta ABD olmak üzere sanayileşmiş batı toplumlarının sahip olduğu yapı, kurum, değer ve sistemlere sahip olmak amacı ile yapılan tüm düzenlemeler. Bu çerçevede, eşit ve genel oy, siyasal parti ve parlamento, karar mekanizmalarına katılım vb. gibi demokrasinin temel kurum ve ilkelerinin siyasal alanda egemen kılınmasına siyasi modernleşme; okur-yazarlık oranının yükselmesi, ulusal ve laik ideolojilerin egemen hale getirilmesine kültürel modernleşme; kapitalist üretim tarzının yerleştirilmesine iktisadi modernleşme; kentleşme ve altyapı hizmetlerinin yaygınlaştırılması, haberleşme teknolojilerinin geliştirilmesi ve geleneksel otorite ilişkilerinin çözülmesi ile ortaya çıkan duruma da sosyal/toplumsal modernleşme denir. Türkiye'de 20. yüzyılda ideolojik kaygılarla yürütülen dilde sadeleşme/arılaşma ve ulus-devleti güçlendirme çabalarının bir uzantısı olarak, sırasıyla modern ve modernleşme kavramlarının muadili olarak ortaya atılan çağdaş ve çağdaşlaşma kavramları çoğu kez ideolojik bir anlam yüklenerek, "daha iyi ve daha tercihe değer" anlamında da kullanılmaktadır. bkz. modernizm, modernlik.
  • modernlik
    Genel olarak bir uygarlığın kendi gelişim çizgisi içinde görece en son dönemde geliştirdiği, özel olarak da Batı uygarlığının Rönesans ve Aydınlanma dönüşümünden sonra kazandığı kültürel değer ve sosyal ilişkilerin özümsenmesi ile ortaya çıkan yaşam tarzı. bkz. aydınlanma, Rönesans, modernizm, modernleşme.
  • monarşi
    1. Egemenliğin tek bir birey, aile veya partinin elinde olduğu yönetim biçimi. 2. Dinsel veya sembolik öneme sahip olanlar da dahil, tüm siyasal nüfuz, yetki ve güçlerin seçim dışı yöntemlerle ve çoğunlukla da miras yoluyla yönetimi ele geçiren tek bir kişide toplanması esasına dayalı yönetim biçimi.
  • monetarizm
    bkz. parasalcılık.
  • monizm
    bkz. tekçilik.
  • monogami
    bkz. evlilik.
  • monokrasi
    Tek bir kişinin yönetimi yahut belirli bir siyasal amacın gerçekleştirilmesi için tek bir kişinin desteklendiği geçici yönetim. bkz. demokrasi, otokrasi.
  • monopol
    bkz. tekel.
  • monopson
    Bir malın çok sayıda satıcıya karşılık tek bir alıcısının bulunduğu, dolayısıyla talebin tek bir firmanın kontrolünde olduğu piyasa. bkz. piyasa, tekel, oligopol, düopol, düopson.
  • Monroe doktrini
    Aralık 1823’te ABD başkanı J. Monroe’nin ABD Kongresine sunduğu mesajda belirtilen ve onun adıyla anılan, yalnızcılığa dayalı dış politika stratejisi. Bu politikaya göre, ABD Avrupalı devletlerin kuzey, güney ve orta Amerika’daki sömürgecilik faaliyetlerine izin vermeyecek, bundan böyle ABD de Avrupalı devletlerin işlerine karışmayacak, bir bakıma kabuğuna çekilecekti. Böylece ABD ile Avrupalı devletlerin etki alanları belirlenip sınırlanmış olacaktı.
  • montaj sanayi
    Dışardan ithal edilen mamul parçaları birleştirerek, yeni bir değer eklemeden nihai ürün ortaya çıkaran sanayiler. bkz. sanayi, ağır sanayi.
  • Moore kanunu
    Gordon Moore tarafından 1958-65 yılları arasındaki gelişim esas alınarak ileri sürülen ve bilgisayar dünyasındaki işlemcilerin kapasitesini artırmaya dönük olarak maliyetleri artırmadan her 18 ayda bir, bütünleşik devre üzerine yerleştirilebilecek bileşen sayısının iki katına çıkarıldığını, bu nedenle yaklaşık iki yılda bir maliyetler değişmeden iki kat daha güçlü bilgisayarlara sahip olunabildiğini ileri süren görüş.
  • moral denetim
    bkz. denetim.
  • moral girişimcisi
    Toplumsal ahlak değerlerinde ve normlarda yenilik veya değişiklik yapabilen kişi.
  • moratoryum
    Vadesi gelmiş bir borcun kanun gereği, mahkeme kararı, karşılıklı anlaşma veya borçlunun tek taraflı kararı ile belirli bir süre veya sürekli olarak ödenmesinin ertelenmesi; borçlu tarafından alacaklıya borcun ödenmeyeceğinin ilan edilmesi.
  • morfoloji
    bkz. biçimbilim.
  • mozayik toplum
    Bir devlet çatısı altında toplanmış fakat dil, din, etnik köken veya ırk özellikleri bakımından farklılık gösteren alt gruplara ayrılmış toplum.
  • <<
  • 1
  • (...)
  • 121
  • 122
  • 123
  • 124
  • 125
  • 126
  • 127
  • 128
  • 129
  • 130
  • 131
  • 132
  • 133
  • (...)
  • 201
  • >>
Sayfanın başına dön