• çevre aydını
    Fiili gündemi ve zihin matrisleri kendi tarihsel-toplumsal konumunun sorunlarından çok kendisine merkez aldığı uygarlığın sorunsallarıyla belirlenmiş, çözümü de sürekli bu merkezde arayıp merkezin yol göstericiliğine olan inancını hiç yitirmeyen, fakat merkezi sahiden izlemeyi de bir türlü beceremeyen aydın tipi. (A. Kara)
  • çevrebilim
    bkz. ekoloji.
  • çevrecilik
    Doğal çevrenin korunması, insan-doğa-çevre ilişkilerinin yeni bir temele oturtulması ekseninde gelişen, önceleri bireysel tepkiler şeklinde kendini gösterirken, sonraları örgütselleşen toplumsal hareketler. Hızlı sanayileşme ve insanın doğayı tahakküm altına alma çabasının kaçınılmaz sonucu olarak, doğanın kendini yenileyemez bir hızla kirletilmesi sonucu, doğal hayat ve çevrenin yok olması tehlikesinin belirmesi karşısında, çevreyi kurtarmak amacıyla ortaya çıkan ideolojik-sosyal hareket.
  • çevresel adalet
    Günümüzde insanlığın karşı karşıya olduğu çevresel tehditlerin, savunmasız gruplara daha fazla zarar vermeden, her bir topluluğun ekolojik ayak izleri ve değişim kapasitelerine orantılı bir sorumluluk yüklenerek çözülmesi gerektiğini savunan yaklaşım.
  • çevresel etki değerlendirmesi
    Yeni kurulacak bir fabrika veya üretim biriminin, henüz proje aşamasında iken, gerek dışarı vereceği artık ve sebep olacağı kirlenme, gerekse sağlayacağı olumsuz dışsallıklar bakımından orta ve uzun vadede doğal çevreye verebileceği muhtemel zararların hesaplanarak, yasalarca belirlenen nitelikleri taşımayan ve standartlara uymayan projelerin uygulama dışı bırakılmasını amaçlayan değerlendirme.
  • çevresel geçerlilik
    Bir bilimsel çalışmada, veri toplama aşamasında elde edilen sonuçların gerçekle uygunluğu konusunda herhangi bir kuşkunun olmaması, sonuçların gerçek durumu tam olarak yansıtması. Bu bağlamda sosyal bilimlerde alan araştırmalarının bulguları, deneysel araştırma bulgularına göre daha üstün bir çevresel geçerliliğe sahiptir. Çünkü deneylerde gözlemlenen davranışların alınan tüm tedbirlere rağmen bir şekilde deney ortamından etkilenme riski, alan araştırmasında bizzat davranışın gözlenmesi sürecinde oluşacak etkilenmeden daha fazladır.
  • çevresel ırkçılık
    Bir toplumda, başta sağlık ve çevre olmak üzere, yüksek risklerin orantısız biçimde azınlıkların üzerine yüklenmesi. Örn. Kirli üretim teknolojilerinin azınlıkların yaşadığı bölgelere kaydırılması.
  • çevrimsel tarih anlayışı
  • çevrimsel yaklaşım
    Döngüsel yaklaşım. Genelde tarihin ya da insanlık tarihinde görülen uygarlıkların, özelde de tek tek insan ve toplumların gelişim süreçlerinin tekdüze, doğrusal ve geri döndürülemez bir seyir izlemediklerini; tersine döngüsel, inişli çıkışlı, birbiriyle karşılaştırılamayacak özgünlükte iç dinamiklere sahip bir gelişme çizgisine sahip olduklarını savunan yaklaşım. bkz. doğrusal ilerlemeci yaklaşım.
  • ceza
    1. İstenmeyen, yasaklanmış davranış veya eylemlerin gerçekleştirilmesi durumunda uygulanan olumsuz yaptırım. 2. Yasaların çiğnenmesi durumunda yasayı ihlal eden kişilere verilen karşılık, ödetilen bedel. Suçun bedelinin para ile ödetilmesine para cezası, belirli bir süre hapiste tutularak ödetilmesine hapis cezası, ömür boyu hapis cezasına müebbet, ölüm cezasına ise idam denir. bkz. suç, ödül.
  • cf
    Uluslararası taşımacılık ve ticaret literatüründe malın fiyatına, mal bedeli ile belirli bir yere kadar taşıma masraflarının dahil olduğunu ifade eden, İngilizce maliyet (cost) ve nakliye (freight) sözcüklerinin baş harflerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulan deyim.
  • cif
    Uluslararası taşımacılık ve ticarette bir malın fiyatına nakliye ücreti ile teslim edileceği ülkeye kadar olan tüm masraf ve zararların dahil olduğunu ifade eden ve İngilizce maliyet (cost), sigorta (insurance) ile nakliye (freight) kelimelerinin baş harflerinden oluşan deyim.
  • çift-kör deney
    Bir kontrol ve deney grubunun yer aldığı sosyal deneyde, katılımcıların da deneyde görev alan yetkililerin de kimin kontrol grup, kimin deney grubunda yer aldığını bilmemelerini temin edecek biçimde tasarlanan deney. Yeni geliştirilen ilaçların etkilerinin ölçülmesini amaçlayan deneylerde bu yöntem sık kullanılır. Bu amaçla ilacın ve hiçbir şekilde ilaç etkisi olmayan ama ilaç süsü verilmiş ürünün deneye katılan hiç kimse tarafından bilinmemesini sağlamak için deney ve kontrol grubundakiler hangi grupta olduklarını bilmezler. Böylece ilacın gerçek etkisi tespit edilmeye çalışılır.
  • çifte hakikat
    İki farklı bilgi yönteminin, örneğin dinsel bilgi ile felsefi bilginin, sonuçta birbirine indirgenemez, bazen de birbiriyle çelişen doğrularının olabileceği görüşü. Buna göre felsefi olarak doğru olabilen bir vargı veya sonuç dini açıdan yanlış olabilir ve bu ikisi arasında birbirine indirgenerek bir orta yol bulunamayabilir.
  • çiftler halinde öğrenme
    Öğrenicilerden, kendilerine bir kelime ya da hece sunulduğunda bir başka kelime veya hece ile cevap vermeleri beklenen öğrenme yöntemi.
  • cihad
    1. Mücadele, uğraş, gayret. 2. Maddi ve manevi tüm imkânlarını kullanarak Allah yolunda mücadele etmek; iyiliğin yerleşmesi ve kötülüğün ortadan kalkması için çalışmak. 3. İslâmî terminolojide, dinin "iyiliği emretme, kötülükten sakındırma" şeklindeki temel ilkesini bireysel ve toplumsal hayata hakim kılmak için çalışmak, gerekirse düşmanla savaşmak. İyiliğe yönelme ve kötülükten kaçınma bağlamında insanın kendi nefsiyle mücadelesine büyük cihad; düşmanlarla mücadele etmeye ise küçük cihad adı verilmektedir.
  • cihanşümül
    bkz. evrensel.
  • cins
    Biyolojik olarak erkek veya dişi kategorileriyle tanımlanabilme durumu. bkz. toplumsal cinsiyet.
  • cinsel seçilim
    Neslin devamını sağlama amacına dönük olarak erkeklerin olabildiğince çok doğum yapabilecek dişileri, dişilerin de doğan yavruların bakımına en fazla katkı sağlayacak erkekleri seçme yoluyla cinsel ilişki kurması. bkz. akraba seçilimi, doğal seçilim, dinsel seçilim.
  • cinsellik
    Cinsellik. Canlıların üremesini mümkün kılan ve erkek-dişi ayrımını ortaya çıkaran farklılaşma. bkz. toplumsal cinsiyet.