• ikilem
    Çıkmaz. Açmaz. Zorunlu olarak iki sonucu olan ve her iki sonucu da eşdeğer gerekçelerle kabul edilemez olan durum. Biri diğerine tercih edilemez iki istenmeyen sonucu olan şey. Örn. Mahkûmlar açmazı. İtiraf etse, inkara göre daha ağır cezaya çarptırılacak; inkar etse, arkadaşının ihanetine uğrayıp daha da ağır bir cezaya çarptırılma riski var. bkz. mahkûmlar açmazı.
  • ikili bilinç
    1. İki farklı bilinç durumunun aynı insanda ve bir arada bulunması. 2. Marksist kurama göre, kapitalist toplumlarda, eğitim sistemi aracılığıyla egemen kültürün biçimlendirdiği bilinç ile özellikle işçi sınıfının üretim sürecindeki konumu gereği edindiği ve egemen kültürle çelişen bilincin aynı anda ve bir arada bulunması durumu.
  • ikili duygu
    1. Toplumsal geçiş ya da çözülme dönemlerinde görülen ve davranışların olumlu ve olumsuz getirilerinin ölçülememesi sonucu ortaya çıkan kararsızlık durumu. 2. Ruh dünyasında birbirine zıt duyguların aynı anda doğması; birbiriyle çatışan psikolojik durumların halet-i ruhiyeye eşzamanlı olarak egemen olması. Nefretle sevginin, haz ile elemin bir arada, iç içe bulunması.
  • ikili ekonomi
    bkz. düal ekonomi.
  • ikili karşıtlık
    Varlık-yokluk, özne-nesne, doğru-yanlış, altyapı-üstyapı, içsel dışsal, beden-ruh gibi birbirinin zıddıyla tanımlanabilen karşıtlık kategorileri.
  • ikilik
    bkz. dikotomi.
  • ikinci dünya
    Soğuk Savaş döneminde birinci dünyayı oluşturan gelişmiş kapitalist ülkelerin karşısında yer alan sosyalist blok ülkeleri. bkz. üçüncü dünya ülkeleri, birinci dünya.
  • ikincil grup
    Bireyin birincil gruba oranla, daha kısa dönemlik, formel, zayıf ve çoğu zaman da yapay ilişkilerle bağlı olduğu toplumsal grup.
  • ikincil işler
    bkz. .
  • ikincil piyasa
    Bir mal, hizmet veya değerli kağıdın, ilk üreticisinin elinden çıktıktan sonra yeniden alınıp satıldığı piyasa.
  • iklim
    1. Belirli bir bölgedeki, 25-30 yıl gibi oldukça uzun dönemde ortaya çıkmış hava durumu ortalamaları; hava koşullarında uzun dönemde görülen ve kısmi değişikliklerle her yıl kendisini tekrar eden değişmeler. 2. Sosyal, siyasal, sanatsal veya kültürel ortamların gelişmesini sağlayan faktörlerin bütünü.
  • iktidar
    Erk. Güç. 1. Bir bireyin yahut bireyler topluluğunun kendi istekleri doğrultusunda, rızaları olup olmadığına bakmaksızın diğer insanların davranışlarını etkileyebilme, yönlendirebilme veya denetleyebilmesi. 2. Toplumu yönetme, yönlendirme gücü; bu güç veya yetkiyi elinde bulunduran organ, hükümet.
  • iktidar bağımlılığı
    İktidar kullanımının sadece gücü elinde tutan bir tarafın isteklerine bağlı olmadığı, diğer güç odaklarının rızasının da gözetilerek iktidar kullanımının amacına ulaşabileceği durum.
  • iktidar elitleri
  • iktidar seçkinleri
    İktidar elitleri. Bir toplumun nabzını elinde tutan, sosyal kökenleri, çıkarları ve dünya görüşleri bakımından aralarında sıkı bir ilişki bulunan siyasal, ekonomik ve askeri liderler; toplumsal süreçlerin yönünün belirlenmesinde etkili ve yetkili çevreler. (C.W. Mills)
  • iktisadi adam
  • iktisadi bunalım
    Ekonomik kriz, ekonomik bunalım. Ekonominin yeniden üretim sürecinde büyümenin durması sonucu, üretim düzeyi ile talep düzeyi arasında belirgin bir uyumsuzluğun ortaya çıktığı dönem. Şiddetli ekonomik düzensizlik ve dengesizlik durumu.
  • iktisadi büyüme
    Ekonomik büyüme. Üretimin artması. Bir ülkede gayrisafi milli hasıla, gayrisafi yurtiçi hasıla, milli gelir gibi üretim hacmini ölçen göstergelerin bir önceki yıldan daha büyük olması, üretim pastasının büyümesi. Fiyat artışlarının etkisi de dahil olan, kağıt üzerindeki büyümeye nominal büyüme, enflasyondan arındırılmış, üretime dayalı gerçek büyümeye ise reel ekonomik büyüme adı verilir. Reel büyüme oranından nüfus artış hızının çıkarılmasıyla kişi başına düşen gelirin artış oranı bulunur ki, buna net büyüme denir. bkz. ekonomik kalkınma.
  • iktisadi çevrim
    Marksist iktisat kuramına göre, kapitalist ekonomik yapılarda, genellikle on yıllık aralarla periyodik olarak tekrarlanan ve refah, buhran ve çöküş ile toparlanma olmak üzere üç evreden oluşan döngü.
  • iktisadi coğrafya
    bkz. coğrafya.