• semantik açıklama
  • semavi din
    bkz. din.
  • sembol
    bkz. simge.
  • sembolik etkileşimcilik
    Sosyal gerçeklik olarak kavramsallaştırılan şeyin, büyük oranda bireylerin diğerleriyle etkileşiminden ibaret olduğu, karşılıklı etkileşim dışında sosyal gerçeklikten bahsedilemeyeceği ve insanlar arası etkileşimde de yazılı, sesli veya görüntülü dil, beden dili ve sembollerin çok büyük önem taşıdığını savunan sosyolojik yaklaşım.
  • sembolizm
  • sembolleştirme
    Doğrudan doğruya söz veya yazıyla ifade etmekte güçlük çekilen arzu, istek ve duyguların; bilinçli ya da gayri ihtiyari biçimde soyut veya somut birtakım sembollerle ifade edilmesi. Sembollerin anlam yüklenerek ifade aracı olarak kullanılması.
  • seminer
    1. Bir uzman, hoca ya da gözetmen yönetiminde yapılan, belirli bir konunun etraflıca irdelenmesine yönelik özel mesleki çalışma; bu tür çalışmaların sunulduğu toplantı. 2. Üniversitelerde, bir öğretim görevlisinin denetiminde öğrencilerin yürüttüğü inceleme-araştırma çalışmaları.
  • sempozyum
    Bir dinleyici topluluğu önünde belirli bir konunun birçok konuşmacı veya uzman tarafından çeşitli yönleriyle ele alınıp tartışıldığı ve konuyla ilgili olarak hazırlanmış bildirilerin sunulduğu, herkese açık olarak gerçekleştirilen tartışmalı bilimsel toplantı.
  • semptomik okuma
    Bir yazılı metinde, sorusu açıkça sorulmadan cevabı verilmiş soruların ortaya çıkarılarak, metnin bütünlüğü içinde yeniden ifade edilmesini amaçlayan okuma biçimi. Bu okuma yöntemi, K. Marx’ın eserlerini kendi problematiği içinde yeniden okuyarak değerlendirmek amacıyla; bir hastanın konuşması sırasında doğrudan söylemediği fakat ifadelerine dolaylı olarak yansıttığı problemlerinin ortaya çıkarılmasını sağlayan Freudcu teşhis yönteminden esinlenilerek, L. Althusser tarafından geliştirilmiştir.
  • semt rantı
    bkz. rant.
  • sendika
    Üyelerinin sosyal ve ekonomik çıkarlarını korumak amacıyla kurulan tüzel kişiliğe sahip örgüt. Belli bir kolunda çalışan işçilerin hak ve çıkarlarını korumak, işçiler adına işverenle pazarlık edip toplu sözleşme yapmak ve çalışma şartlarını daha iyi hale getirmek amacıyla kurdukları birliğe işçi sendikası; işverenlerin kendi menfaatlerini korumak amacıyla kurdukları birliğe de işveren sendikası denir.
  • senet
    1. Bir hakkı, bir borç veya alacağı temsil eden belge. Bir kimsenin yapmayı taahhüt ettiği şeyi, ödemeyi vadettiği bir borcu tespit etmek üzere imzaladığı kağıda da borç senedi denir. 2. Bir işlem veya olayı belgelendirmek amacıyla resmi bir makamın onayıyla düzenlenmiş belge. Örn. Tapu senedi.
  • sentetik önerme
    Yüklemi, öznesini açıklayıcı nitelikte bilgi içeriği taşıyan önerme. Örn. Dünya yuvarlaktır önermesi, cümlenin yüklemi olan yuvarlaktır kelimesinin, cümlenin öznesi olan dünya kelimesinin içleminin dışında bir içeriğe sahip olduğu ve öznesini o içerikle niteleyerek yeni bir bilgi meydana getirdiği için, bir sentetik önermedir. (Ş. Kocabaş) bkz. analitik önerme, totoloji.
  • sentez
    Bireşim. Aralarında ortaklık kurulabilecek farklı birimlerin belirli ilişkiler yumağı biçiminde bir araya getirilmesi. Ayrıca bkz. diyalektik mantık.
  • senyör
    bkz. feodalizm.
  • septisizm
  • serbest bölgeler
    Bir ülkenin siyasi sınırları içinde yer almakla birlikte, gümrük sınırları dışında sayılan, sınai ve ticari faaliyetlerin ülkenin diğer kesimlerine göre daha çok teşvik edildiği, bürokrasinin en aza indirilmeye çalışıldığı, bu yolla yaratılacak gelir ve istihdam imkanlarıyla ülkenin kalkınmasına katkıda bulunmak amacıyla seçilmiş bölgeler. Bir ülkenin dış ticaret rejimi için geçerli olan mevzuat ve kısıtlamaların kısmen veya tamamen uygulama dışı bırakıldığı, genellikle bir uluslararası liman veya havaalanı yakınında kurulan, ulusal sınırlar içinde bulunmakla birlikte gümrük sınırları dışında kabul edilen alanlar.
  • serbest çağrışım
    Psikolojik tedavilerde kullanılan ve hastadan, mantıklı veya birbiriyle ilişkili olup olmadığına bakmaksızın aklına gelen her şeyi söylemesinin istendiği, bu yolla kurulacak diyalog yardımıyla hastalığın teşhis edilmeye çalışıldığı teknik.
  • serbest girişim
    Hür teşebbüs. Kendine ait sermaye ile serbestçe tercih ettiği bir alana yatırım yapan, tüm kâr ve zarar riskini kendisi üstlenen ve kamusal olmayan girişim.
  • şer’i vergiler
    İslam hukuku esaslarına göre düzenlenmiş ve Osmanlı Devleti zamanında uygulanmış olan vergi türleri. Biri Müslümanlar, ikisi de gayrimüslimleri ilgilendirmek üzere başlıca üç kategoride toplanabilecek olan bu vergiler şunlardır: 1. Öşür: Müslümanların ellerinde bulunan arazilerin ürününden devletin payı olarak, onda bir oranında alınan vergi. 2. Haraç: Fethedilen ülkelerde Müslüman olmayanlara bırakılan araziden alınan vergi. 3. Cizye: Müslüman olmayanlardan, askerlik yükümlülüğünden muaf tutulmaları karşılığında alınan vergi.