Ankara Sosyal Bilimler Vakfı
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
  • Projelerimiz
  • Etkinlikler
    • Sosyal Bilim Söyleşileri (Çevrimiçi)
    • Bir Konu Bir Konuk (Çevrimiçi)
    • Tarihe Tanıklık (Çevrimiçi)
    • Dünya’dan Bakış (Çevrimiçi)
    • Düşünce Platformu
    • Yayınlarımız
    • Kitaplar
    • Okuma Önerileri
    • Sosyal Bilim Öğretim Mimarisi Projesi
  • Sosyal Bilimler Sözlüğü
    • Sözlük Dizini
    • Sözlük Hakkında
  • İletişim
  • Türkçe
    • English
  • Menu Menu
  • X
  • Youtube
  • Instagram
TÜMÜ0-9ABCÇDEFGHİIJKLMNOÖPQRSŞTUÜVWXYZ
  • <<
  • 1
  • (...)
  • 143
  • 144
  • 145
  • 146
  • 147
  • 148
  • 149
  • 150
  • 151
  • 152
  • 153
  • 154
  • 155
  • (...)
  • 201
  • >>
  • pozitif keşif
    bkz. bilimsel araştırma programları metodolojisi.
  • pozitif metodoloji
    bkz. deskriptif metodoloji.
  • pozitif milliyetçilik
    bkz. milliyetçilik.
  • pozitif safha
    bkz. üç hal yasası.
  • pozitif teori
    Bir bilim alanında olmuş, olan veya olacak ilişki veya düzenlilikleri konu edinen teori. bkz. normatif teori.
  • pozitif toplamlı oyun
    Kaybeden ve kazanan tarafların bulunduğu, ancak işlem sonunda toplam kazançların toplam kayıplardan daha fazla olduğu ilişki tarzı. Örn. serbest ticaret. bkz. sıfır toplamlı oyun, negatif toplamlı oyun.
  • pozitivizm
    Olguculuk. Ontolojik düzeyde, sadece gözlemlenebilen, niceliksel zaman içinde ve duyularla algılanabilen şeylerin varlığının doğrulanabileceği varsayımından hareketle, bütün gerçekliği olgusal gerçeklik kategorisi ile sınırlayan; epistemolojik düzeyde ise gerçek bilginin ancak duyu organları aracılığıyla elde edilebileceğini kabul ederek sezgi, ilham, metafizik kurgu ve olgusal temele dayanmayan, mantıksal çıkarım yoluyla elde edilen bilgileri gerçek ve sağlam bilgi alanı dışına iten yaklaşım. (A. Comte) bkz. akılcılık, gerçekçilik, sezgicilik.
  • pragmatizm
    1. Bütün insan davranışlarının temel motive edici özelliğinin pratik fayda olduğunu ileri süren yaklaşım. 2. Bilginin pratik değeri üzerinde duran ve alternatif düşünceler arasında seçim yapılabilmesinde kullanılabilecek tek ölçütün söz konusu düşünce tarzlarının pratik sonuçları ve sağlayacakları fayda olduğunu ileri süren epistemolojik görüş. Buna göre herhangi bir kavram kendisinden değer verilebilecek pratik sonuçlar çıkarmak suretiyle açıklanmaya çalışılmalı ve birbirine zıt düşünce ve görüşler pratik bir fayda veya farklılık getirmedikleri sürece aynı kategoride ele alınmalıdır.
  • pratik
    1. Teoriden ziyade uygulamaya dönük olan. 2. İnsan emeği ve üretim araçlarının kullanılmasıyla, belirli bir hammaddenin belirli bir ürüne dönüştürülmesi süreci. Bu çerçevede, doğanın insan emeği ile dönüştürülmesine ekonomik pratik; mevcut toplumsal ilişkilerin dönüştürülmesine siyasal pratik; kişilerin bilinçlerinin dönüştürülmesine ideolojik pratik; kuramsal araçlarla yöntemleri bir araya getirerek bilgi üretmeye de teorik pratik denmektedir. (L. Althusser)
  • prestij
    bkz. saygınlık.
  • prim
    1. Sigorta için periyodik olarak verilen ücret; sigortalama ücretinin periyodik olarak tahsil edilen bölümü. 2. Bir işe heveslendirmek, kişileri bir işin başarılmasına teşvik etmek amacıyla ortaya konan ödül. 3. Hisse senetlerinin nominal fiyatı ile piyasa fiyatı arasındaki fark. 4. Dış ticaretin desteklenmesi, ihracatın teşviki ya da ithalatın frenlenmesi için uygulanan kur farkı.
  • problem
    bkz. sorun.
  • profan
    Nesneler, dünya ve daha genelde evren içerisinde yer alan her şey için kutsal olan ve olmayan şeklinde yapılan ayrımda, kutsal olmayana ait olan; gündelik rasyonelleştirilmiş pratiğin dışında sembolik bir anlamı olmayan. Kutsal olana saygısızlık eden. bkz. kutsal.
  • profesyonelleşme
    Bir konuda gerekli eğitimi almış ve vasıflı hale gelmiş meslek erbabının vasıfsızından kolayca ayrıştırıldığı sosyal süreç. bkz. meslek.
  • program yardımı
    bkz. dış yardım.
  • proje yardımı
    bkz. dış yardım.
  • projeksiyon
    bkz. kestirim, yansıtma.
  • prokuratura
    1922’de Lenin’in Stalin’e yazdığı bir mektuptan esinlenerek kurulan, sosyalist ülkelerde yönetimin yasalara uygun davranıp davranmadığını denetlemekle görevli, Ombudsman’a benzer bir denetim kurumu. bkz. ombudsman.
  • proletarya
    Proleterler sınıfı. İşçi sınıfı. Marksist literatürde, kullandığı üretim araçlarına sahip olmayan ve emeğini satarak geçinen, bu yüzden üretim araçlarının mülkiyetini elinde bulunduran burjuva sınıfı tarafından sömürülenlerin oluşturduğu sınıf. bkz. sınıf, burjuvazi, Marksist iktisat kuramı.
  • proletarya diktatörlüğü
    Marksist kurama göre, sosyalizme geçişi hızlandırmak ve üretim araçlarını toplumsallaştırmak (kamulaştırmak) amacıyla işçi sınıfının işçi partileri yoluyla geçici bir süreyle kurduğu diktacı rejim. bkz. bürokratik kollektivizm.
  • <<
  • 1
  • (...)
  • 143
  • 144
  • 145
  • 146
  • 147
  • 148
  • 149
  • 150
  • 151
  • 152
  • 153
  • 154
  • 155
  • (...)
  • 201
  • >>
Sayfanın başına dön