Ankara Sosyal Bilimler Vakfı
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
  • Projelerimiz
  • Etkinlikler
    • Sosyal Bilim Söyleşileri (Çevrimiçi)
    • Bir Konu Bir Konuk (Çevrimiçi)
    • Tarihe Tanıklık (Çevrimiçi)
    • Dünya’dan Bakış (Çevrimiçi)
    • Düşünce Platformu
    • Yayınlarımız
    • Kitaplar
    • Okuma Önerileri
    • Sosyal Bilim Öğretim Mimarisi Projesi
  • Sosyal Bilimler Sözlüğü
    • Sözlük Dizini
    • Sözlük Hakkında
  • İletişim
  • Türkçe
    • English
  • Menu Menu
  • X
  • Youtube
  • Instagram
TÜMÜ0-9ABCÇDEFGHİIJKLMNOÖPQRSŞTUÜVWXYZ
  • <<
  • 1
  • (...)
  • 163
  • 164
  • 165
  • 166
  • 167
  • 168
  • 169
  • 170
  • 171
  • 172
  • 173
  • 174
  • 175
  • (...)
  • 201
  • >>
  • sosyal maliyet
    Toplumsal maliyet. Bir iktisadi etkinliğin, üretim veya tüketimin sonucunda bir bütün olarak toplumun ödediği, özel maliyet ve negatif dışsallıklardan oluşan bedel. bkz. sosyal fayda, özel maliyet, negatif dışsallık, maliyet.
  • sosyal medya
    İnternetin icadı ve bilgisayar teknolojisinin gelişmesiyle ortaya çıkan, insanların fiziksel temas kurmadan yazılı veya görüntülü iletişim kurabilmelerini sağlayan Facebook, Twitter, Instagram, WhatsApp vb. sanal medya ortamları.
  • sosyal modernleşme
    bkz. modernleşme.
  • sosyal mühendislik
    Toplum mühendisliği. 1. Toplumsal sistem veya kurumların önceden doğruluğu kabul edilmiş olan belirli kural ve ilkelere göre planlanarak oluşturulması. 2. Toplumun, olası tüm davranışlarının denetim altında tutulduğu bir uygulama nesnesi gibi davranacağı varsayımına dayalı olarak, rakamsal veriler ve bu verilerden yola çıkarak geliştirilen modellerle toplumsal değişim projeleri uygulamaya çalışan yaklaşımlar. Toplumun bilinçli olarak belirli yönlerde değişime tabi tutulması ve bu yolla toplumsal davranışların belirli kalıplara oturtulmasını amaçlayan projelerin ortak adı.
  • sosyal mukavele
    bkz. toplum sözleşmesi.
  • sosyal öğrenme
    İnsanın diğer bireyler aracılığıyla bilgi edinmesi. bkz. bireysel öğrenme.
  • sosyal olgu
    Toplumsal olgu. Bir toplum içinde yaşayan bireylerin iradelerine bağlı olmadan ortaya çıkan, bireyi denetleyen, eylemlerini sınırlayan, bireyler üzerinde yaptırım gücü olan olgu. (E. Durkheim)
  • sosyal ölüm
    Sosyal kimliğin, sosyal bağlantıların veya bedenin bütünlüğünün bozulmasıyla ilişkili olarak oluşan kayıpların bir sonucu olarak, bireyin toplum hayatına katılamaması.
  • sosyal oluşum
    bkz. toplumsal formasyon.
  • sosyal patoloji
    Organizmalarda ortaya çıkan rahatsızlıklarla toplumsal problemler arasında benzerlik kurarak, toplumsal sapma veya suçların toplumun bütününde meydana gelen değişiklikler sonucu oluştuğunu, bu nedenle bireysel durumlarla açıklanamayacağını ifade eden terim.
  • sosyal psikoloji
    Bireyin, bireyler arası ve sosyal çevreyle olan ilişkilerini, sosyal deneyim ve davranışlarını, grup üyeliğinin nitelikleri veya bir toplum içinde bulunmanın bireyin tutum ve davranışları ile inançları üzerindeki etkilerini inceleyen psikoloji dalı.
  • sosyal refah kriterleri
    bkz. refah kriterleri.
  • sosyal rol
    Belirli bir statüye iliştirilmiş beklenti, hak ve sorumlulukların toplamı.
  • sosyal sermaye
    Toplumsal sermaye. İnsanların bir arada yaşamak ve ortak amaçları gerçekleştirmek için oluşturdukları güven, dayanışma, ilişki ağı ve birlikte çalışabilme yeteneği. bkz. beşeri sermaye.
  • sosyal sigorta
    Yaşlılık, kaza, hastalık, ekonomik kriz, işten atılma gibi nedenlerle iş yapamaz duruma düşme veya işini kaybetme halinde bireylere resmi yollardan hayatlarını devam ettirecek düzeyde gelir temin edilmesini öngören kamusal düzenlemeler.
  • sosyal sınıf
    Gelir düzeyi, coğrafi köken, meslek, sosyal ilişki ve üye olunan örgütler ile aile durumu ve oturulan semt gibi kriterlerle belirlenen statülerine göre, benzer özellikler taşıyan insanların oluşturdukları toplumsal gruplardan her biri.
  • sosyal tabakalaşma
    Toplumsal kaynakların tüm talepleri karşılamaya yetmemesi ve bireylerin bir şekilde eşitsiz konumlarda bulunmalarının bir sonucu olarak, toplumun kıt fakat değerli kaynaklarına ulaşmada aralarında hiyerarşi olacak biçimde ve servet, gelir, eğitim, meslek, inanç, saygınlık, iktidar kullanımı veya yaşam tarzı farklılaşması biçiminde kendini gösteren, çeşitli gruplara bölünmesi. Dünya tarihinde farklı biçimlerde gerçekleşen temelde kölelik, kast, feodalizm ve sınıf sistemi olmak üzere dört ana tabakalaşma sisteminden bahsedilebilir. bkz. tabakalaşma.
  • sosyal tarih
    Toplumsal tarih. Belirli bir toplumun ilişki ağında, sahip olduğu kurumların tarihsel gelişiminde ve toplumsal içeriği olan kavram ve değerlerinde meydana gelen değişim, dönüşüm ve sıçramaları belirli bir düzenlilik içinde inceleyen disiplin. bkz. tarih.
  • sosyal yapı
    Bir toplum içinde yaşayan grupların oluşum veya ayrışmasında rol oynayan benzeşme, farklılaşma ve tabaklaşma örüntüleri. bkz. tabakalaşma.
  • sosyal yaptırım
    Kınama, alay etme, gruptan dışlama, ilişkileri askıya alma veya doğaüstü güçlerle korkutma gibi bireyler tarafından uygulanan yaptırım. bkz. yaptırım
  • <<
  • 1
  • (...)
  • 163
  • 164
  • 165
  • 166
  • 167
  • 168
  • 169
  • 170
  • 171
  • 172
  • 173
  • 174
  • 175
  • (...)
  • 201
  • >>
Sayfanın başına dön