• tanrıcılık
    bkz. teizm.
  • tanrımerkezcilik
    Varlık ve bilgi ile ilgili tüm açıklamalarda tanrıyı merkeze alan ve diğer varlıkları ve onların bilgilerini buna göre açıklayan yaklaşım tarzı. bkz. insanmerkezcilik.
  • tanrıtanımazlık
    bkz. ateizm.
  • taraf yanlılığı
    bkz. onay yanlılığı.
  • tarafsızlık
    Yansızlık. Taraf tutmama. 1. Aralarında ihtilaf, çatışma veya rekabet bulunan taraflardan hiç birine destek vermeme. 2. Uluslararası hukukta bir devletin savaşa taraf olmadığını gösteren ve savaşa taraf olan devletlerle birlikte tarafsız olan devletlerce de saygı gösterilmesi gereken hak, görev ve ayrıcalıkları içeren hukuki statü.
  • tarife dışı engeller
    Gümrük tarifeleri dışında uluslararası mal ve hizmet akımını sınırlamaya yönelik ithalat kotaları, teknik standartlar, kambiyo denetimi, telafi edici vergiler, ithalat teminatları veya yerli üretimin sübvanse edilmesi.. gibi araçlar yahut politikalar.
  • tarifeler
    İthal mallardan alınan vergiler. Malın ithali aşamasında gümrükten geçerken alınan ve malın yurtiçi fiyatına yansıtılan vergiler. Tarifeler, öteden beri ithalatın kısıtlanması ve devlete gelir sağlama amacıyla kullanılan bir ticaret kısıtlama aracıdır. Tarifelerin malların fiyatını yükselterek tüketiciyi zarara uğratmak gibi doğrudan etkilerinin yanı sıra, iç piyasada rekabeti önleyerek verimliliği ve kaliteyi düşürmek, mal çeşitlendirmesini ve yenilik yapma arayışını sekteye uğratmak gibi dolaylı zararları da söz konusudur. Tüketilebilir mal ve hizmet miktarının sınırlanması, dolayısıyla fiyatın yükselmesi ve kalite ve verimliliğin olumsuz etkilenmesi açısından kotalar ile benzer özellikler gösteren tarifenin kotadan en önemli farkı, artan fiyatın tarifede ithalat vergi geliri olarak devlete giderken, kotada kota rantı olarak ya ithalat lisansı olan firmalara, ya da (gönüllü ihracat kısıtlaması durumunda) ihracatçı ülkeye gitmesidir.
  • tarih
    Niceliksel zaman açısından geçmişte olup bitenleri, toplumların geçirdikleri dönemleri yer ve zaman belirterek anlatan; geçmişte yaşanan olaylar arasında nedensel ilişkiler kurmaya çalışarak bu ilişkileri belge ve kalıntılara dayandırarak sistematik olarak incelemeyi konu edinen disiplin. bkz. sosyal tarih.
  • tarih bilinci
    Bugün olup bitenlerin geçmişte olup bitenlerle ilişkisinin farkında olma ve ona göre tutum alma.
  • tarih yanılgısı
  • tarihçi okul
    Klasik iktisat okuluna bir tepki olarak ortaya çıkmış olan ve 19. yüzyılda Almanya’da etkili olan iktisat okulu. Başlıca temsilcilerini W. Roscher, K. Knies, B. Hildebrand, K. Bücher ve M. Weber’in oluşturduğu tarihçi okula mensup iktisatçılar klasiklerin olayları tarihsel çerçevesinden soyutlayarak ele alan çözümleme yöntemini reddetmiş; iktisadi yasaların zamandan ve mekândan bağımsız olmadığını, aksine tarihsel sürecin belirli bölümlerini açıklama gücüne sahip kısmi bir geçerlilik taşıdıklarını, dolayısıyla iktisadi olguların kendi tarihsel çerçeveleri içinde ele alınıp çözümlenmeleri gerektiğini savunmuşlardır. Okul, Alman Tarihçi Okulu olarak da anılmaktadır.
  • tarihsel değer
    bkz. değer.
  • tarihsel ifadeler
    Genel ifade biçimleri "şöyle şöyle olmuştur..." şeklinde formüle edilebilecek olan ve geçmiş tecrübeleri ifade etmek için kullanılan ifadeler. Tarihsel ifadeler için "bunun delili/kanıtı nedir" sorusu ile "falanca kişiye/kaynağa göre.." önekini kullanmak anlamlıdır. Benzer şekilde, bir tarihsel ifadeyi veya aksini desteklemek için delillerden ya da kanıtlardan bahsetmek anlamlıdır. Temel ifadelerin aksine tarihsel ifadeler için "mümkündür ki, muhtemeldir ki.." birçok durumlarda anlamlı; ancak "biz inanıyoruz ki.." öneki anlamsızdır. (Ş. Kocabaş) bkz. ifadelerin gruplandırılması.
  • tarihsel materyalizm
    Toplumsal kurumların tarihsel süreç içinde maddi varlık ve koşulların diyalektik bir süreçle dönüşmesiyle oluştuğunu savunan yaklaşım.
  • tarihsel özgüllük
    Bir toplumsal kurum, olgu veya olayın, benzer olaylarla kıyaslanması durumunda, hem söz konusu olay yahut kurumun ortaya çıkışını etkileyen faktörlerin karşılıklı etkileşimlerinin sonucu olarak, hem de içinde yer aldığı sürecin kendine has mekanizmalarından ötürü farklılık göstermesi.
  • tarihselcilik
    Tarihsel süreç içinde, geçmişte olup bitenlere bakarak gelecekte neler olabileceğini belirli bir kesinlik derecesiyle önceden öngörmenin, bir başka ifade ile, tarihsel öndeyinin sosyal bilimlerin temel amacı olduğunu ve bu amaca, tarihin evriminin temelinde yatan ritmler, kanunlar, eğilimlerin açığa çıkarılması ile varılabileceğini kabul eden yaklaşım tarzı. (K.R. Popper)
  • tarihsellik
    Süreçlerin, olguların veya ilişkilerin tarihi zaman akışı belirli özellik veya nitelik kazanmaları durumu.
  • tarım
    Hayatın idamesi için gerekli, temelde beslenmeye yönelik ihtiyaçların karşılanması, veya sanayiye girdi sağlamak için gerekli olan bitkilerin yetiştirilmesi, evcil hayvanlar ve toprağın üretim sürecinde istihdam edilmesiyle ilgili faaliyetlerin tümü. bkz. sanayi, sanayi devrimi, birincil işler, ikincil işler.
  • tarım devrimi
    1. Toprağın işlenmesi, ekilip-biçilmesi ve hayvanların evcilleştirilmesiyle birlikte hayat tarzının bütünüyle değişmesi; yerleşik hayata geçilmesi ve toprağın temel zenginlik kaynağı olarak öne çıkması. 2. Tarımsal üretimde kullanılan insan gücüne dayalı aletlerin yerine geliştirilmiş makinelerin kullanılması sonucu üretimde meydana gelen artışın neden olduğu sosyal, ekonomik ve kültürel değişim. bkz. sanayi devrimi.
  • tarım toplumu
    Temel üretim ve geçim kaynağı çiftçilik ve hayvancılık olan toplum. bkz. sanayi toplumu, bilgi toplumu.